Kamuoyunda 8. Yargı Paketi Olarak Bilinen Kanun ile Yapılan Temel Değişiklikler ve Yürürlük Tarihleri

İçindekiler

Uzunca bir süredir yayınlanması beklenen ve basında “8. Yargı Paketi” olarak adlandırılan, 7499 sayılı  Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“Kanun”) 12.03.2024 tarihli ve 32487  sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı. Kanun ile getirilen düzenlemeler doğrultusunda İcra ve İflas Kanunu, Türk Medeni Knunu, Türk Ceza Kanunu gibi birçok temel kanunda önemli değişikliklere gidildi. Kanun ile değiştirilen temel düzenlemeler ve yürürlük tarihleri aşağıda kısaca arz edilmektedir.

Yargı Paketi İle 2004 Sayılı İcra Ve İflas Kanununda (“İİK”) Yapılan Değişiklikler Ve Yürürlük Tarihleri

Kanun ile İİK’da gerçekleştirilen temel değişiklikler tüm kanunlar kapsamında sürelerde yeknesaklığın sağlanmasına yöneliktir. Bu doğrultuda İcra ve İflas Kanunu’nda daha evvel, diğer kanunlardan ayrık olarak, on gün olarak öngörülen süreler iki hafta olarak değiştirilmiştir. Nitekim;

  • İİK.m.164 uyarınca iflas yoluyla adi takip sebebiyle Ticaret Mahkemesi’nde açılan davalarda verilen nihai kararlara karşı,
  • İİK.m.182 uyarınca iflasın kaldırılması hakkında verilen hükme karşı,
  • İİK.m.254 uyarınca iflasın kapanması hakkında verilen hükme karşı,
  • İİK.m.293 uyarınca adi konkordato kapsamında kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi akabinde hakkında iflas kararı verilmeyen borçlunun konkordato talebinin reddine dair verilen karara karşı,
  • İİK.m.308/a uyarınca adi konkordato hakkında verilen karara karşı (tebliğ veyahut tasdik kararının ilanından itibaren),
  • İİK.m.308/e uyarınca konkordatonun kısmen feshi talebi hakkında verilen karara veyahut karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nin vereceği karara karşı,
  • İİK.m.320 uyarınca fevkale mühlet kararlarına karşı,
  • İİK.m.353 uyarınca İcra Mahkemesi’nin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı,
  • İİK.m.363 uyarınca İcra Mahkemesince İİK.m.85’in uygulanma biçimi, İcra Dairesi tarafından hesaplanan vekâlet ücreti, İİK.m.103’ün uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi, hacizli taşınır malların muhafaza şekli, kıymet takdirine ilişkin şikâyet, ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı, satışın durdurulması, satış ilânının iptali, süresinde satış istenmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi, İİK.m.263’ün uygulanma biçimi, iflâs idaresinin oluşturulması, İcra Mahkemesi’nin İflâs İdaresi’nin işlemleri hakkında şikâyet üzerine verdiği kararlara karşı, İflâs İdare Memuru’nun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası ve İİK.m.36’ya göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları dışındaki kararlarına karşı, ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya miktarı belirli bir tutarın üzerinde olan kararlara karşı

daha evvel on gün olarak öngörülen kanun yollarına başvurma süresi tebliğ tarihinden itibaren iki hafta olarak değiştirilmiştir.

Öte yandan İİK.m.19’da yer alan sürelerin hesaplanmasına ilişkin düzenlemeye, “Müddet, hafta olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta içindeki karşılık gelen günde biter.” cümlesi eklenmiştir.

İİK.m.309/p’de yapılan değişiklikle, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasına yönelik verilen tasdik ve ret kararlarına karşı tebliğden itibaren kanun yoluna başvuru süresi iki hafta olarak değiştirilmiş, temyiz yasa yolu istinaf yolu olarak değiştirilmiş ve daha evvel karar düzeltme yolu kapalı olmasına rağmen yapılan değişiklikle istinaf incelemesi sonucu verilen karara karşı temyiz yolu açılmıştır.

Son olarak İİK.m.364’ün ikinci fıkrasına eklenen yeni fıkrada yapılan değişiklik ile, miktar veya değeri belirli tutarın üzerinde olan kararlara karşı iki hafta içerisinde temyiz yoluna başvurulabileceği ve temyiz incelemesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre yapılacağı öngörülmüştür.

Görüldüğü üzere İİK kapsamında yapılan değişikliklerle, İİK’da daha evvel birçok temel kanundan ayrık biçimde on gün olarak öngörülen kanun yollarına başvuru süreleri iki hafta olarak değiştirilmiş ve bu şekilde temel kanunlardaki kanun yollarına başvuru süreleri birbirleri ile uyumlu hale getirilmiştir.

Son olarak İİK kapsamında itiraz yolu ile istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru sürelerine ve bu sürelerin tebliğ veya ilanından itibaren başlamasına ilişkin yapılan değişiklikler 01.06.2024 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanacak, bu tarihten önce verilen kararlar hakkında Kanunla yapılan değişikliklerden önceki hükümlerin uygulanmasına devam edilecektir. Öte yandan Kanun ile İİK’da yapılan tüm değişikliklerin 01.06.2024 tarihinde yürürlüğe gireceği de ayrıca öngörülmüştür.

 

Yargı Paketi İle 2004 Sayılı Türk Medeni Kanununda (“TMK”) Yapılan Değişiklikler Ve Yürürlük Tarihleri

23.06.2023 tarihli ve 32230 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 22.03.2023 tarihli 2022/105 E. ve 2023/54 K. sayılı kararı ile Anayasa Mahkemesi (“AYM”), TMK.m.407’de kısıtlılık hallerinden biri olarak öngörülen özgürlüğü bağlayıcı ceza düzenlemesini özel hayatın gizliliğine ve mülkiyet hakkına aykırı olduğu gerekçesiyle, 23.03.2024 tarihinde yürürlüğe girmek üzere iptal etmişti. AYM’nin bu kararı göz önünde bulundurularak Kanun ile, ilgili maddede yeni bir düzenlemeye gidildi. Yapılan değişiklikle, kesinleşmiş hapis cezasının süresine göre bir ayrıma gidildiği gibi kısıtlama kararı zorunluluk olmaktan da çıkarılmıştır. Daha önce bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanırken değişiklikle birlikte kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişinin, isteği üzerine kısıtlanacağı veya kendisine kayyım atanacağı hükmüne yer verilmiştir. Ne var ki kesinleşmiş hapis cezası beş yıl ve daha uzun süreli olursa, ergin kişinin isteği bulunmasa dahi gerekli görülmesi halinde kısıtlanabilmesi mümkündür.

Yine 27.06.2023 tarihli ve 32234 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 25.01.2023 tarihli 2020/30 E. ve 2023/12 K. sayılı kararı ile AYM, TMK.m.432/1-6 ile TMK.m.409/2’nin ikinci cümlesi kişi özgürlüğü ve güvenliğine orantısız bir sınırlama getirdiği gerekçesiyle iptal edilmiştir. Bu doğrultuda Kanun ile TMK.m.436/1-6’ya ek düzenlemeler getirilerek, toplum için tehlike oluşturan ergin kişilerin koruma amacıyla özgürlüğünün kısıtlanması için öngörülen usul kapsamında resmi sağlık kurulu raporu alınırken gerektiğinde kişinin, hekim ön raporu üzerine en fazla yirmi gün süreyle sağlık kuruluşuna yerleştirileceğine ilişkin işlemlere karşı itiraz yolu getirilmiştir. Bu şekilde hekim ön raporu üzerine verilen yerleştirme kararı derhâl ilgiliye ve yakınlarına bildirilecek, ilgili veya yakınları bu karara karşı bildirimden itibaren on gün içinde denetim makamına itiraz edebilecektir. Yapılan itiraz kararın icrasını durdurmayacak, itiraz denetim makamınca ivedilikle karara bağlanacaktır.

Son olarak hükümlüler üzerindeki vesayetin sona ermesinin düzenlendiği TMK.m.471’de de değişikliğe gidilmiştir. Bu suretle hapis halinin devamı süresince vesayetin; beş yıldan az hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama kararlarının kişinin istemi üzerine, daha uzun süreli hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama kararlarının kişinin istemi ile kişiliğinin ve malvarlığının korunması sebebinin ortadan kalması hallerinde sona erdirilebileceği düzenlemesi getirilmiştir. Öte yandan aynı maddenin ilk fıkrasına yapılan ekleme ile, özgürlüğü bağlayıcı ceza nedeniyle kısıtlı kişi üzerindeki vesayetin hapis halinin ancak ve ancak hukuka uygun bir şekilde sona ermesi durumunda sona ereceği de belirtilmiştir.

TMK’da yapılan tüm değişiklikler, Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi olan 12.03.2024’te yürürlüğe girmiştir.

 

Yargı Paketi İle 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda (“TCK”) Yapılan Değişiklikler Ve Yürürlük Tarihleri

Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) son dönemde verdiği iptal kararları da gözetilerek, Kanun ile adil yargılama hakkının ihlalinin önlenmesi veya telafisi, cezaların caydırıcılığının artırılması ve özellikle tüm kanunlar kapsamında öngörülen sürelerde yeknesaklığın sağlanması amaçları ile TCK’da yeni ve ek düzenlemelere gidilmiştir. Buna göre:

TCK.m.52’de düzenlenen adli para cezasının bir gün karşılığının alt ve üst limitleri artırılmıştır. İlgili düzenlemenin yürürlük tarihi 01.06.2024 şeklinde belirlenmiştir.

TCK.m.63’te düzenlenen hürriyeti sınırlama sonucu doğuran hallerin kesinleşen adli para cezasından mahsubuna esas gün karşılığı miktarı ve TCK.m.75’te düzenlenen önödemeye esas hapis cezasının alt sınırının gün karşılığı miktarı artırılmıştır. İlgili düzenlemelerin yürürlük tarihi 12.03.2024 olarak belirlenmiştir.

08.12.2023 tarihli ve 32393 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 26.10.2023 tarihli ve 2023/131 E., 2023/183 K. sayılı AYM kararı gözetilerek; TCK.m.220/6 kapsamında örgüt adına suç işleyen kişinin, daha evvel iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörülen örgüte üye olma suçundan ayrıca cezalandırılacağına yönelik düzenleme yerine, bu kişinin ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüştür. Dolayısıyla örgüte üye olma ile örgüt adına suç işleme eylemleri birbirinden ayrılmış ve örgüt adına suç işlemenin yaptırımı ağırlaştırılmıştır. İlgili düzenlemenin yürürlük tarihi ise 12.03.2024 olarak belirlenmiştir.

TCK.m.314’e üçüncü fıkra ile yeni bir düzenleme eklenmiş ve üye olmamakla birlikte silahlı örgüt adına suç işleyen kişinin beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı, işlenen suçun niteliğine göre verilecek cezanın yarısına kadar indirilebileceği öngörülmüştür. İlgili düzenlemenin yürürlük tarihi ise 12.03.2024 şeklinde belirlenmiştir.

 

Yargı Paketi İle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda (“CMK”) Yapılan Değişiklikler Ve Yürürlük Tarihleri

Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) son dönemde verdiği iptal kararları da gözetilerek, Kanun ile adil yargılama hakkının ihlalinin önlenmesi veya telafisi, cezaların caydırıcılığının artırılması ve özellikle tüm kanunlar kapsamında öngörülen sürelerde yeknesaklığın sağlanması amaçları ile CMK’da yeni ve ek düzenlemelere gidilmiştir. Buna göre:

Kanun kapsamında Devlet’in tazminat sorumluluğuna yönelik maddelerde çeşitli yeni ve ek düzenlemelere gidilmiştir. İlk olarak CMK.m.141’e yapılan eklemelerle, suç soruşturması ve kovuşturması sırasında uygulanan hukuka aykırı işlemlere karşı tazminat istemine ilişkin de çeşitli düzenlemelere gidilmiştir. Daha evvel yalnızca yakalama veya tutuklama işlemlerine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmaması tazminat nedeni sayılırken, yapılan düzenleme ile yakalama ve tutuklama işlemlerine adli kontrol işlemi de eklenmiştir. Ayrıca CMK.m.144 uyarınca tedavi ve muayene tedbirlerine tabi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veyahut beraat kararı verilenlere de tazminat hakkı tanınmıştır. Öte yandan CMK.m.142’ye getirilen düzenlemelerle, CMK.m.141’de öngörülen bir kısım tazminat sebeplerinin varlığı halinde, tazminat talebinin ağır ceza mahkemesince değil tazminat komisyonunca değerlendirileceğine yönelik değişikliğe gidilmiş ve bu şekilde başvuru süreci bir kısım sebepler yönünden hızlandırılmış ve kolaylaştırılmıştır. Belirtmek gerekir ki, CMK.m.141’de yapılan düzenlemeler 01.06.2024 tarihinden sonra kesinleşen karar veya hükümler bakımından; CMK.m.142’deki düzenlemeler ise 01.06.2024 tarihinde ve sonrasında yapılan istemler bakımından uygulanacaktır. Yine Kanun kapsamında sürelerde yeknasaklığın sağlanmasına yönelik düzenlemeler doğrultusunda, CMK.m.142 kapsamında Devlet Hazinesinin başvuruya karşı beyan ve itiraz süresi on beş gün yerine, iki hafta olarak değiştirilmiştir. Son olarak CMK.m.144’te düzenlenen tazminat isteyemeyecek kişilere yönelik düzenlemelerde yakalama ve tutuklamaya yönelik işlemlere, adli kontrol tedbirleri de CMK.m.141’teki düzenlemeye paralel olarak eklenmiştir. İlgili maddenin yürürlük tarihi de 01.06.2024 şeklinde belirlenmiştir.

01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 01.06.2023 tarihli ve 2022/120 E. , 2023/107 K. sayılı AYM kararı gözetilerek; CMK.m.231’de düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (“HAGB”) kararına yönelik usulde çeşitli değişikliklere gidilmiştir. Değişiklikten önce HAGB, tüm hükümlerin sanık hakkında hukukî bir sonuç doğurmamasını ifade ederken, değişiklikle birlikte müsadereye ilişkin hükümler hariç tutulmuştur. Yine sanığın kabul etmemesi halinde HAGB kararı verilmeyeceğine dair hüküm kaldırılmıştır. Öte yandan HAGB konusunda denetim süresi içinde yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkeme yeni bir mahkumiyet hükmü kurarsa veya hükmü açıklarsa; açıklanan veya yeni kurulan hükme itiraz yolu açılmıştır. Bu halde, itiraz merciinin yalnızca fıkrada sayılanlarla sınırlı koşullar ile değerlendirme yapacağı düzenlenmiştir. Vurgulanacak bir başka değişiklik ise; genel hükümler doğrultusunda istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulamayacak hükümler hakkında verilen HAGB kararları hariç olmak üzere, HAGB kararlarına karşı istinaf ve temyiz kanun yoluna dair yapılan düzenlemedir. Yapılan düzenlemeyle HAGB kararlarına karşı istinaf ve temyiz yasa yolları açılmıştır. Şayet HAGB kararı ilk derece mahkemesi olarak bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmişse bu karara karşı temyiz kanun yolu da açılmıştır. Ancak belirtmek gerekir ki ilgili düzenlemeler 01.06.2024 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek olup bu sebeple 01.06.2024 tarihinden önce verilen HAGB kararlarına karşı kanun yolları kapalı olduğu gibi 01.06.2024 tarihine kadar bu kararlar bakımından sanığın kabulü de aranmaya devam olacaktır.

10.05.2023 tarihli ve 32186 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 22.03.2023 tarihli ve 2022/145 E., 2023/59 K. sayılı AYM kararı gözetilerek; CMK.m.247 düzenlenmiş ve kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabileceği ancak daha önce sorgusu yapılmamış ise, mahkumiyet ve ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Madde 12.03.2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

CMK.m.252’de yapılan değişiklikle; basit yargılama usulü kapsamında verilen kararlara karşı itiraz artık kararı veren mahkemeden farklı bir mahkeme veyahut farklı bir hakim tarafından değerlendirilecektir. Ancak itirazın vekâlet ücretine veya maddi hataya ilişkin olması halinde mahkemeye kararını düzeltme imkanı tanınmıştır. Maddenin yürürlük tarihi 01.06.2024 olarak düzenlenmiştir.

CMK.m.294’e getirilen düzenleme ile Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına ya da aleyhine olduğunu açıkça belirtmesine yönelik ek düzenlemeye gidilmiştir. Maddenin yürürlük tarihi 01.06.2024 olarak düzenlenmiştir.

Ayrıca Kanun ile ceza yargılamasında sürelerin yeknesaklaşmasını sağlayacak çeşitli değişiklikler de yapılmıştır. Buna göre:

  • m.273’te yapılan değişiklikle; hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün olan istinaf yoluna başvuru süresi, hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta olarak değiştirilmiştir. Aynı düzenleme Cumhuriyet savcılarının istinaf yoluna başvuruları için de getirilmiş ve kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden başlayarak iki hafta içerisinde istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Son olarak ilgililerin Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusuna karşı yedi gün olan cevap süresi de, iki hafta olarak değiştirilmiştir. İlgili düzenleme 01.06.2024 tarihinde yürürlüğe girecektir.
  • m.291’te yapılan değişiklikle temyize başvuru süresi de hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta olarak düzenlenmiştir. İlgili düzenleme 01.06.2024 tarihinde yürürlüğe girecektir.
  • m.275, m.293 ve m.295’te yer alan istinaf ve temyiz başvurularının sürelere etkilerine ve gerekçeli kararların tebliğine dair maddeler de, 01.06.2023 tarihinden itibaren süreler artık gerekçeli kararının tebliği ile başlayacağından, yürürlükten kaldırılmıştır. İlgili düzenlemeler 01.06.2024 tarihinde yürürlüğe girecektir.
  • CMK’da daha evvel farklı düzenlemeler içeren sürelerden; eski hale getirme, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz, basit yargılama usulünde beyan ve itiraz, hakim kararlarına ve kanunun gösterdiği hallerde mahkeme kararlarına karşı itiraz, istinaf veyahut temyiz başvurusunun reddi kararına karşı başvuru, temyize cevap, tebliğnameye cevap, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının kesin nitelikteki bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararlarına karşı yaptığı itiraza cevap, yargılamanın yenilenmesi istemlerine karşı Cumhuriyet savcısı ve ilgililerin cevap, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulü halinde toplanan delillere karşı Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş kişinin cevap dilekçelerinin iki hafta içerisinde mahkemeye verileceği düzenlenmiştir.
  • Eski hale getirme kurumuna (ortaya çıkan engel tarihi dikkate alınarak), kovuşturmaya yer olmadığına dair karar itiraza, kanun yollarına başvuru şekli ve süreleri ile bu sürelerin tebliğden itibaren başlamasına ve cevap sürelerine, (bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden evvel yürürlükte olan düzenlemelere bağlı süreler saklı kalmak kaydıyla) temyiz süresi ile bu sürenin kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlamasına ve cevap süresine ilişkin düzenlemeler 01.06.2024 tarihinde ve sonrasında verilen kararlara uygulanacaktır. Yine yürürlükten kaldırılan gerekçeli kararın tebliğine ilişkin düzenlemelerin ise 01.06.2024 tarihinden önce verilen kararlar yönünden uygulanmasına devam olacaktır.
  • Yargıtay ceza dairelerinin veyahut bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren itiraz süresi de bir ay olarak değiştirilmiştir.

 

Yargı Paketi İle 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununda (“KVKK”) Yapılan Değişiklikler Ve Yürürlük Tarihleri

Değişiklikle birlikte genel olarak; KVKK’nın Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne (“GPDR”) uyumlu hale getirilmesi de hedeflenerek özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları genişletilmiş, kişisel verilerin yurt dışına aktarımına ilişkin hükümlerde önemli değişiklikler yapılmış, kabahatlere ilişkin düzenlemelerde değişikliklere gidilmiş ve KVKK’da düzenlenen idari para cezalarına karşı başvuru yolu değiştirilmiştir.

Öncelikle Kanun ile KVKK’nın 6. maddesinde çeşitli düzenlemelere gidilerek, daha ağır olan özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları hafifletilmiş, yeni şartların varlığı halinde ilgilinin açık rızası olmasa dahi özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi mümkün hale getirilmiştir. Daha evvel sağlık ve cinsel hayata ilişkin, özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine ilişkin ayrık düzenlemeler kaldırılmış, tüm özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi aynı şartlara bağlanmıştır. Nitekim kanunlarda öngörülen haller, kişinin hayat ve beden bütünlüğünün korunması, alenileştirilme hali, bir hakkın tesisi/kullanılması/ korunması, sağlık hizmetlerinin planlanması, istihdam, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler alanlarındaki yükümlülükler, mevzuata uyum gibi bireysel ya da kamusal yararın gerektirdiği haller de özel nitelikli verilerin işlenebilme şartları olarak düzenlenmiştir.

Bir diğer değişiklik konusu ise KVKK’nın 9. maddesinde yer alan kişisel verilerin yurt dışına aktarılması usul ve şartlarıdır. Burada yine GPDR gözetilerek kişisel verilerin yurt dışına aktarımının ticari hayatın akışına uyumlu hale gelmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda ilk olarak maddenin birinci fıkrası ile, daha evvel kişisel veriler ilgilinin açık rızası olmaksızın yurt dışına aktarılamazken, değişiklikten sonra kişisel verilerin kişisel verilerin işlenme şartlarından birinin varlığı ve Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından verilecek yeterlilik kararı bulunması halinde veri sorumluları ve veri işleyenler tarafından yurt dışına aktarılabileceği düzenlenmiştir. Maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasında da yeterlilik kararı hakkında usul ve esaslar belirlenmiştir. Yine maddenin dördüncü fıkrasında yeterlilik kararının bulunmaması durumunda, kişisel verilerin işlenme şartlarından birinin varlığı, ilgili kişinin aktarımın yapılacağı ülkede de haklarını kullanma ve etkili kanun yollarına başvurma imkanının bulunması ve düzenlemede belirtilen güvencelerden birinin taraflarca sağlanması halinde kişisel verilerin yurt dışına aktarılabileceği düzenlenmiştir. Fıkrada belirlenen güvenceler ise yurt dışındaki kamu kurum ve kuruluşları veya uluslararası kuruluşlar ile Türkiye’deki kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasındaki anlaşmalar ile Kurum izni, bağlayıcı şirket kurallarının varlığı, standart sözleşmenin varlığı veya yazılı bir taahhütnamenin varlığı ile Kurum izni olarak belirlenmiştir. Öte yandan maddenin altıncı fıkrası ile yeterlilik kararının ve güvencelerden birinin bulunmaması halinde geçici olarak yurt dışına aktarımın mümkün olabileceği haller; açık rıza, sözleşmenin ifası veyahut talep üzerine sözleşme öncesi tedbirlerin uygulanma zorunluluğu, sözleşmenin kurulması veya ifası zorunluluğu, üstün kamu yararı, bir hakkın tesisi veya korunma zorunluluğu, hayat veya beden bütünlüğü için zorunlu olması, kamuya veya meşru menfaati bulunanlara açık olan bir sicile erişim veya meşru menfaati olan kişinin talep etmesi olarak belirlenmiştir. Belirtmek gerekir ki KVKK.m.9’un uygulamasına yönelik usul ve esaslar bir Yönetmelik ile düzenlenecek olup maddede öngörülen bağlayıcı şirket kuralları, standart sözleşme ve sair dokümanlara yönelik kılavuzlar da önümüzdeki dönemde Kurum tarafından yayınlanacaktır.

KVKK.m.18/1’e eklenen (d) bendi ile, KVKK.m.9/4’te sayılan güvencelerden standart sözleşmenin imzasından itibaren beş iş günü içinde Kurum’a bildirimine yönelik yükümlülüğün ihlali idari para cezası yaptırımına bağlanmış ve bundan dolayı yalnızca veri sorumlularının değil, veri işleyenlerin de sorumluluğu öngörülmüştür. Öte yandan aynı madde ile daha evvel bu madde kapsamında verilen idari para cezalarına karşı sulh ceza hakimliklerine başvuru imkanı var iken maddenin yürürlük tarihi itibariyle idare mahkemelerinde dava yolu açılmıştır. Belirtmek gerekir ki 01.06.2024 tarihi itibariyle sulh ceza hakimliklerinde görülmekte olan başvuruların incelemesine devam edilecektir.

Son belirtmek gerekir ki; KVVK’da yer alan değişiklikler 01.06.2024 tarihinde yürürlüğe girecek ise de, kişisel verilerin ilginin açık rızası olmadan yurt dışına aktarılamayacağına ilişkin düzenlemenin kaldırıldığı KVKK.m.9/1, değiştirilmeden önceki haliyle beraber 01.09.2024 tarihine kadar uygulanacaktır. Bu doğrultuda açık rızanın yeterli olduğu yurt dışına aktarım usulü 01.09.2024 tarihine kadar geçerli olacak ancak bu tarihten sonra veri sorumlularının yurt dışına veri aktarımına ilişkin sair şartları da yerine getirmeleri gerekecektir.